USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KARANLIK GECE…

09-07-2023

Burnumda tüten bu sızıya hasret demek yeterli mi bilmem ama bu güçlü duygu beni İstanbul Havalimanı’na kadar getirmişti. Annem habersiz gidişleri sevmezdi ama bu kez başka türlüsünü düşünemedim.

 Uçağın en konforsuz yerine denk gelmiş gibi kıvranıp durdum yol boyu. Garip bir endişe taşıyordum. Ruhuma eşlik eden gökyüzü, rüzgârla dansa kalkmış gibiydi. Nurdağı’nda esen rüzgâr şiddetini iyice arttırmış olmalı ki; uçak üç kez aynı yönde dönmek zorunda kalmıştı. Yol, yorgun ve kasvetli geçmişti. Uçağın inişiyle birlikte rahatlamıştım ve el çantamı alıp Antakya’ya doğru yola çıktım.

 Ailemin oturduğu Lale Apartmanı’na varmıştım. Ama ayaklarım ilerlememe izin vermiyordu. Korku ile karışık heyecanımla, Kazım Özdemir’i aradım zildeki isimlerin arasında. İlk kez geliyormuşum gibi babamın adını bile bulamadım zillerin arasında.

Zili çaldığım da kardeşim Gamze açtı kapıyı. Gözlerinde ki tarifi belirsiz ışıltıyı gelişime borçluyum galiba.  Arkasında Hasan, kucağında güzeller güzeli yeğenim İlayda ile bize doğru ilerliyordu. Ne kadar da büyümüştü İlayda. Ona doğru uzanıyordum sarılmak için.

Ancak… 

Sonra…

Bir anda kollarım boşlukta sallanmaya başladı.

Gözlerimi yavaşça açtığımda yataktaydım.

Uykumu bölen görüntüler, sesler, gülüşmeler silik bir anı gibiydi. Artık tedirginliğimin sebebini biliyorum. Gözlerimi sıkıca kapatmaya çalışsam da karşılaştığım sessizlik dolu karanlıktan kaçamıyorum.

Nurdağı’ndan süzülmek istiyorum yitip giden Antakya’ya. Hayal ediyorum enkazlar içinde yalnız ve çaresiz kalan yüzlerce Gamzeleri, Hasanları, İlaydaları.

Bir gece yarısı depremle uyandığımız uykumuza bir daha asla dönemedik. Oturduğumuz lüks evlerimiz en kıymetlilerimizin mezar yerleri artık. Birbirimizle yarıştığımız gösterişli mobilyalarımız sevdiklerimizin kanı ile yıkandı.

Nasıl anlatabilirim burada ki çaresizliği bilemiyorum. 

Haykırışların, imdatların arasında ulaşabildiklerimize seviniyoruz. Bazen çığlıkların dondurucu soğuk karşısında sessizliğe gömüldüğüne seyirci kalıyoruz.  Cenazelerimize sağlam bir beden de ulaşabilmişsek şükrediyoruz.

Parçalanmış bedenleri, öksüz çocukların feryatlarını, aklını yitiren anneleri, cenazesini bile bulamayanları görünce ağlamaya utanıyoruz. Kesilen seslerin sayıları arttıkça hüznümüz katlanarak büyüyor.

Umutla bekleyişler bazen sevinç çığlıklarıyla süslenirken bazen ağıtlarla sonlanıyor. Halbuki onların da uyanacakları bir sabah vardı. Bir sonraki sabah gidecekleri işler, hazırlayacakları kahvaltılar, okula gönderecekleri çocuklar, umut ettikleri bir gelecek vardı. Şimdi ise her aileye bir mezar taşı kalmıştı. Birileri ellerinden öptüğü büyüğünü, gözlerinden öptüğü küçüğünü kaybetmişti. Çocuklarına bakmaya kıyamayanların, çocuklarının üzerini toprak örtmüştü.

Kimilerine göre derin bir sessizlik vardı artık Antakya’nın sokaklarında ama bana sorarsanız aslında her köşe başında ki yıkıntılar bağırıyordu. Acının ve yıkımın ağırlığını taşıyamıyordu sokaklar.

 Yıkılan sadece binaların duvarları da değildi üstelik, umutlarımızın duvarlarıydı.

O binaların aksine; özenle kurduğumuz, büyüttüğümüz, emek emek inşa ettiğimiz hayallerimiz vardı.

Antakya, Kahramanmaraş, Malatya, Hatay, Adıyaman, Gaziantep… Hepsi yıkılmıştı. Bırakmak istemediğim anılarım, çocukluğumun masumiyeti ,heyecanım, Gamze’m, İlayda’m, Hasan’ım… Hepsi bu yıkımın içinde kaybolmuştu.

 Bu kayıpların arasında hayat mücadelesi vermek ne kadar zor. Hani derler ya mahşer yeri. İşte tam da öyle bir yerdeyiz. 

Bu trajedi içinde; insanlık onurunun ve sevgisinin ışıkları parlıyordu zaman zaman.

Dünyanın dört bir yanından; yıkık sokaklarına, harabe evlerin arasından geçerek, her gün şehit ruhlara bir bilet bıraktı güzel insanlar.

Göz yaşlarımızla suladık sevdiklerimizin topraklarını.

Umudumuz; yeniden yeşerecek olan fidanlar gibi, göğe doğru uzanacak biliyorum.

Her şeye rağmen, dua dolu tertemiz yürekler ulaştıracak bu yıkık sokaklara aydınlığı.

Acımıza sahip çıkacak insanlarla birlikte yeniden şahlanacak güzel şehrimin nadide caddeleri.

İnanıyorum…

Güzel ülkem, borcunu ödeyecek enkaz altındakilere…

Gamze YURTSEVEN

İlayda YURTSEVEN

Hasan YURTSEVEN anısına…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?