Merhabalar…
İlk yazımı yazmadan önce siz değerli Batman GAP Gazetesi okurlarına kısaca kendimi tanıtmak isterim.
1990 yılı Siirt doğumlu olan ben, çocukluğumun ve gençliğimin uzun bir bölümünü Batman’da geçirdim.
Malatya İnönü Üniversitesi’nde Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra alanımda çalışmalara devam ettim.
Üniversite yıllarımda psikoloji alanına ilgim vardı ve bu ilgim beraberinde ilerleyen zamanlarda yetişkin ve çocuk psikolojisinde uzmanlıklar getirdi.
Hem psikoloji alanında hem de kendi alanımda birçok tecrübe edinme fırsatım oldu.
Ayrıca iki harika çocuğun da annesi olmak hayatımın en önemli ve keyifli görevlerinden biri.
Şuan ABD’de Indianapolis eyaletinde yaşıyorum.
Seyahat etmek, farklı kültürleri ve insanları tanımak, yeni yerler keşfetmek hayatımda en keyif aldığım şeylerin başında geliyor.
Fotoğraf çekmek ise benim için büyük bir tutku.
Kısacası hayatımın birçok farklı alanında ilgi ve deneyim sahibi biri olarak yazılarımda da bunları yansıtmayı planlıyorum. Yazılarımda konuyu birlikte belirleyebilir değinmemi istediğiniz başlıkları e-mail adresime yazabilirsiniz.
Bana bu imkanı sağlayan yönetim kurulu başkanımız Sayın Mansur Obut olmak üzere tüm gazete çalışanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.
Nasipse ara ara sizlerle yazacağım makalelerle birlikte olacağım.
Yazmaktan oldukça keyif alacağım. Umarım okuyucularımda yazılarımı okurken kendilerinden satırlar bulurlar…
Bol soru işaretli ilk yazımla güzel ülkeme ve yazımın ulaştığı tüm gönüllere
Sevgiyle…
GURBET
Gurbet demişler doğup büyüdüğün yerden, aile ocağından ayrı kalmanın adına.
Gurbet...
Ailenin bir belde de senin ayrı belde de olduğun yer.
Memleket özleminin, aile hasretinin buram buram koktuğu bu günlerde, düşünüyorum da belki de daha fazlasıdır gurbet.
Mesela ne kadar hayal kurabiliyorsunuz? Bu "kurabildiğiniz" hayallerinizi gerçekleştirebilecek fırsatlarınızın olmadığı hatta belki hayal bile kurmayı unuttuğunuz, gelecek telaşına kapıldığınız bir belde neresi olabilir?
Anlaşılmadığınız bir yer düşünün ya da insanlara fikirlerinizi, projelerinizi sunup yere çakıldığınız, pes etmek zorunda kaldığınız, yeterli gücü bulamadığınız yerler!
Sürekli alışveriş yaptığınız mağaza sahibinin geçim sıkıntısıyla kendini boşluğa bıraktığı ve çakıldığı o asfalt ne kokuyordur?
Sıkışıp kendinizi sorgulamaya başladığınız, belki bir uçurumun kenarında bulduğunuz o uçurum neresidir?
Hedeflerinizi gittikçe küçülttüğünüz ve buna alıştığınız yerler!
Sizi olduğunuzdan farklı etiketlerle yargılayan, o kişi olduğunuza inanan insanların arasında neredesinizdir?
Ya da haklarınızı söz konusu bile edemediğiniz bir belde yuvanız mıdır?
Özel hayatınıza bin bir müdahalenin yapıldığı sofralar!
Özel yanlarınızın engel olarak tanımlandığı ve kısıtlandığı yer peki? Orası belki de gurbetin kan ağlayan yeridir.
Evladınıza bir papuç alamamak, en doğal hakkı ve olması elzem en iyi eğitim olanaklarını sunamamak peki!
Nerde olduğunuz kimle olduğunuz mühim de, kendiniz olarak var olamadığınız, yaşam sağlayamadığınız yer neresidir Allah aşkına?
Bulunduğunuz beldeye fayda sağlamak için harekete geçememek, fayda sağladığınız kadar fayda gördüğünüzü unutmakta gurbettir.
Dinine diline ırkına görüşüne göre sınıflandırıldığınız yerler de o gurbetin içinde savaşa dönmüş yerlerdir.
Peki, bu koca koca gurbetlerden bir kaçış yok mu?
Ya da kaçmaya çalışmak da yeni gurbetleri doğurmuyor mu sizce?
Dünya kendi başına bir gurbet değil mi?
Hangi kıtada, ülkede, eyalette, şehirde olduğunuzun bir önemi kalmıyor.
Bir gün dünya dediğimiz diyardan ayrılacağınızı bildiğiniz sürece. O zaman mesele var olan gurbetleri vuslata çevirmeyi seçmek. Bu da sıcacık yuvalarda, şuan bu satırları okuduğunuz yerde başlar.
Evet, aile ocağından ayrılmak da gurbettir.
Hele ki güzelliklerle donatılmış ülkenden ayrılmışsan. Annenden, babandan, kardeşinden kilometrelerce uzaktaysan. Farklı kültürlerin arasında, geldiğin yeri unutmadan denge ile yaşamaya çalışmak da gurbettir elbet.
Ama doğrusu şu ki bahsettiğim diğer gurbetlerin yanında şuan yaşadığım 'aile ocağından ayrı kalmak' en az sancılı olanı. Çok daha fazlasını yaşayanların varlığını düşününce bunun adına gurbet demek bile şımarıklık geliyor.
Bol hasretli belki arada gözyaşılı ama neden seçtiğini ve tekrar döneceğin bir ocağın var olduğunu bilecek kadar gurbettir ancak...