Kardeşimin hastalığı dolaysıyla yaklaşık 20 gün Kocaeli’ndeydim.
Kalp kapakçığı ve aort damarı değişen Çetin hoca, şuan çok şükür iyi durumda. Kendisini taburcu edip evine teslim ettikten sonra bende diğer kardeşim Ömer ile birlikte Batmana döndük.
Ne kadar da özlemişim evimi, şehrimi, dostlarımı, akrabalarımı, komşularımı…
Hastalık süresi boyunca bu zor sürecimizde yanımızda yer alan, iyi dilek ve dualarını esirgemeyen tüm dost, akraba ve sosyal medya takipçilerime bir kez daha kalbi şükranlarımı sunuyorum. Allah, hepinizden razı osun inşallah…
Bugünkü makalemin konusuna gelecek olursak, Diyarbakır’da vatani görevini yapan göz bebeğim, kıymetlim, asker oğlum Hamza’nın, birliğinde yaşadığı tatsız bir olay sonrasında yaşanan gelişmeleri siz değerli okurlarıma aktarmak istiyorum…
Hamza ile üst rütbeli bir komutanın, kendi aralarında yaşamış olduğu bu tatsız hadiseyi, üzüntülerimi dile getirerek sosyal medya hesabım üzerinden ilgili mercilere aktardım.
Twitter hesabımdan paylaşım yaptıktan hemen sonra, bu kadar kısa bir sürede bana üst düzey bir geri dönüş yapılacağını doğrusunu söylemek gerekirse beklemiyordum.
Sinan Paşa…
Telefonla beni arayarak son derece kibar bir üslup ve samimi bir dille, üzüntü duyduğum hadise üzerine aradığını ve bu konuda ilgili bakan ve komutanların talimatları doğrultusunda konuyu araştıracaklarını ifade etti.
Gerçekten de öyle oldu…
Olayın hemen ertesi günü konuyu araştıran müfettiş albaylar, hem Hamza’nın, hem olayda adı geçen komutanın, hem de diğer askerlerin ifadelerini alarak raporlarını yazıp, Ankara’ya döndüler.
Ben Kocaeli’ndeyken Sinan Paşayla yaptığımız telefon görüşmesinde, Batmana dönüşümüzde Ankara’ya bir tanışma kahvesi içmeye beklediklerini söylemişti.
Bende bu daveti kırmadım ve Batmana dönüşümüz sırasında Sinan Paşamıza uğrayıp, soruşturmayı gerçekleştiren 3 albayımızla birlikte tanışma kahvesi içtik ve samimi bir sohbet gerçekleştirdik.
Hani; “Her işte bir hayr vardır…” deriz ya…
Yada “Şer bildiğiniz şeylerde Hayr, Hayr bildiğiniz işlerde de Şer olabilir, Allah Bilir, Siz bilemezsiniz…” ( Bakara Suresi – 126 Ayet)
Hamza’nın da bu tatsız olayı buna vesile oldu diyebilirim ve gerçekten de her biri birbirinden çok değerli komutanlarımızla tanıştık, muhabbet ettik ve çok kısa bir sürede dost olmayı başardık…
Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, aldığım izlenimlerime göre her bir asker evladımız, yöneticilerimiz için çok kıymetli ve çok değerliler.
Asker evlatlarımızın başına gelebilecek en ufak bir olayda bile, hemen ivedi olarak olaya müdahale etme, araştırma ve soruşturma başlatma kapasitelerinin çok yüksek olduğuna bizzat tanıklık ettim.
Yani bizim evlatlarımıza, komutanlarda kendi öz evladıymış gibi bakıyorlar ve o şekilde davranıyorlar…
Bu kadar güzel bir izlenim ve samimiyet gördükten sonra da, ben de oğlum Hamza’ya sorun yaşadığı komutanıyla helalleşmesini ve barışmasını talep ettim.
Göz bebeğimde sağ olsun beni kırmadı ve bu şekilde olayı tatlıya bağladık.
Sonuç itibariyle tüm anne ve babalar çok rahat ve emin olsunlar ki, her bir evladımız askerlik süresi boyunca komutanlarımız tarafından son derece titiz bir şekilde bakıldıklarını bilmelerini ve evlatlarının teskeresini gönülleri rahat bir şekilde beklemeleri gerektiğini hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bu nedenle bir vatandaş ve asker babası olarak, bakanımız Sayın Hulusi Akar başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı iletişim daire başkanı Sayın Fahrettin Altun’a, ilgili kuvvet komutanlarımıza ve Sinan Paşamıza yakın ilgi, alaka ve destekleri için çok teşekkür ediyorum.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermezsin… (AMİN)
