USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÖLÜM BİR NEFES KADAR YAKINKEN…

03-06-2023

Rivayetlere göre Hz. Nuh Peygamberin (s.a.v) 950 ile 1.200 yıl yaşadığı belirtiliyor…

Dünyada en uzun yaşayan kişi olarak ta kabul ediliyor.

Yine rivayet odur ki, ölüm meleği Azrail (a.s),  Nuh Peygamberden izin isteyerek vaktinin dolduğunu ve emaneti teslim almaya geldiğini söylemiş.  

Nuh Peygamberde (s.a.v) ‘Allah’ın dediği olur’ diyerek canını teslim etmeye hazır olduğunu Azrail’e söyler.

Azrail (a.s) Nuh Peygambere; “Ya Nuh! Müsaaden varsa emaneti almadan önce bir soru sormak istiyorum.”

Hz. Nuh Peygamberde (s.a.v) “ Tabi. Sorabilirsin.”

Azrail (a.s); “ Dünyada şuana kadar en uzun yaşayan kişi sensin. Bu kadar uzun ömrüne rağmen bu dünyadan ne anladın?”

Hz. Nuh Peygamber (s.a.v); “ Ya Azrail! Bu dünyanın fani ve bir imtihan mekanı   olduğunu biliyordum. Bende bu mekanın bir kapısından girdim, diğer kapısından çıkıyorum gibiyim.”dedi.

Bu cevabı alan Azrail (a.s) hafif tebessüm edince, Nuh Peygamber bunun nedenini sorar… “ Ya Nuh! Öyle bir zaman gelecek ki, en uzun yaşayan kişilerin ömrü ancak 50-60 yıl olacak.”

Hz. Nuh peygamber; “ Vallahi bilsem ki 50-60 yıl yaşayacağım, anlımı secdeye koyar dua eder ve ibadetten başka bir şey yapmazdım.” der.

Şimdi bu kıssadan hisseyi niye yazdım diye sorabilirsiniz.

Sevgili Dostlarım, Okurlarım, Arkadaşlarım, Takipçilerim!

Ömür dediğimiz şey gerçekten çok kısa…

Belki de hayatınız bir film şeridi gibi göz önüne geldiğinde, bu filmin nasıl da su gibi akıp gittiğini hafızanızda canlandırabilirsiniz.

İşte o zaman dünyanın gerçekten bir han olduğunu, bizlerinde bu hanın bir kapısından girip, diğer kapısından çıkacağımız gerçeğini unutmamalıyız.

Hani nerde annemiz, babamız, kardeşimiz, evladımız, amcamız, halamız, dayımız, komşumuz, dostumuz, arkadaşlarımız…

Şu kısacık ömürde;

İyi insan olmak,

Yardımsever olmak,

Güler yüzlü olmak,

Hoşgörülü olmak,

Barışçıl olmak,

Sabırlı olmak,

Kalp kırmamak,

Adaletli olmak,

Yalandan, iftiradan, dedikodudan, kibirden, zalimlikten ve hak yemekten uzak durmak gerçekten çok mu zor?

Bencillikten ve kıskançlıktan vaz geçmek gerçekten imkansız mı?

Göçüp gideceğimizi bile bile hiç ölmeyecekmişiz gibi bu dünyanın maddi hırsına kapılmak neden?

Bu fani dünyadan göçüp gittikten sonra “Allah rahmet etsin, valla çok iyi biriydi. Mekanı cennet olsun” diyenlerden mi?

Yoksa “Oh be kurtulduk, gitsin hesabını Allah’a versin” diyenlerden mi?

Makam için, mülk için, şöhret için, para için her şeyi mubah görüp, kul hakkına girip kalplerimizin kararması ve vicdanımızı bu kadar köreltmemizin sizce de bir hesabı olmayacak mı?

Manevi dünyamızı da düşünüp, ona göre yaşamamız gerektiğinin bilincine varmamızın zamanı çoktan geldiğine hatta geç bile kalındığına inanıyorum.

Daha çok geç kalamadan, yazımın başında da değindiğim gibi gelin hep birlikte kötü alışkanlıklarımızı bir kenara bırakalım, iyiliklere yelken açalım…

Ölüm, bir nefes kadar yakınken, ne mal, ne mülk, ne de para, nede başka hiçbir şey insan kalbini kırmaya gerçekten değmez.

Ne dersiniz?

Bunu başarmak için hazır mıyız?  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?