Oysa corona virüsün tüm dünyayı sardığı bir ortamda, en zengininden en fakirine, devlet başkanlarından çöpçüsüne kadar, en yaşlısından en gencine kadar, kadın erkek fark etmeden herkesin ama herkesin kendisine bir ders çıkaracağını, bu süreçten sonra da yeni insani değerler üzerine bir dünya kurulabileceğini umut etmiştim…
Öyle ya; görünmeyen bir virüs, unvanı ve makamı ne olursa olsun hepimizi eve tıkadı, ölüm korkusu tüm dünyayı sardı ve bilim dünyası çaresiz bir şekilde yüz binlerce ölümü eli kolu bağlı bir şekilde izlemek durumunda kaldı…
İşte böylesine zor bir süreçte özellikle dünyayı yöneten egemen güçlerin artık savaşlardan, kandan, insan ve doğa katliamlarından vazgeçebileceğini, daha insancıl ve daha barışçıl bir dünya kurabileceklerini hayal ediyordum.
Sanırım bu konudaki iyimser bakışım, maalesef hayallerde kalacak gibi görünüyor.
Peki, Dünyanın vahşi kapitalizmi ön plana alan zalim ülkelerden vaz geçip, kendi ülkemizde bunu sağlayamaz mıyız? Yâda başaramazmıyız?
Hep hayal etmişimdir ve en azından ülkemizde insani değerlerimizi nasıl daha çok güçlendirebiliriz diye…
Nasıl bir TÜRKİYE hayal ediyorum biliyormusunuz?
1 – Başta siyasilerin kutuplaşma dilinden vazgeçmelerini ve toplumu germemelerini…
2- Ülkeyi yöneten siyasi iktidar ile yönetmeye talip olan muhalefet partilerinin gündeme ve ülkemiz menfaatlerini kapsayan önemli sorunlarının çözümü noktasında bir araya gelip, fikir alışverişinde bulunmalarını…
3 – Herkesin ama herkesin adil ve eşit bir şekilde yargılandığı bir adalet sisteminin oluşmasını…
4 – Terörü desteklemediği sürece her fikrin, her ideolojinin özgürce konuşulduğu çoğulcu demokrasinin egemen olduğu bir yapıyı…
5 – Eğitim sisteminde özellikle ahlak ve toplumsal değerlerimizin daha çok ele alındığı bilgilendirici bir eğitim programının yıllarca devam etmesi…
6 – Üniversitelerde bilimin, sanatın, sporun, teknolojinin ön planda olduğu üreten ve yetiştiren ve aynı zamanda dünyanın önde gelen üniversiteleriyle yarışabilecek yeni bir bilişim çağına uygun ders modellerinin oluşturulmasını…
7 – İşsizlik sorununu toplumun her kesimini kapsayacak şekilde kimsenin aç kalmadığı, iş kaygısı taşımadığı ve geleceğine endişe duymayan yeni bir nesil oluşturmanın planlarının yapıldığını…
8 – Herkesin merhamet duygularının güçlü olduğu, yardımsever, hayvansever ve doğasever bir toplum…
9 – Ülke kaynaklarının israftan uzak, adil bir şekilde ve toplumun her kademesine eşit dağıtıldığı ve adaletli gelir dağılımı sayesinde toplumun her bireyine yıllık kişi başı milli gelirinin 20-25 bin dolara çıktığı müreffeh bir ülke olduğu…
10 – Kimsenin hırsızlık, yolsuzluk, vergi kaçırma gibi eylemlerden uzak duracağı güçlü yaptırımların olduğu ve içerisinde İDAM’ın da yer aldığı bazı suçları kapsayan yeni ve demokratik bir ANAYASA’nın hayatımızda yer aldığı…
Kısacası güzel ülkemin güzel insanlarının her alanda kardeşçe, hoşgörüyle, medenice, barış içerisinde özgürce yaşayabildiği, gelecek kaygısı duymadan müreffeh bir yaşam sürmesi en büyük hayalim…
Biliyorum belkide günümüz koşullarında bu yazdıklarım ve beklentilerim özellikle bu süreçte hayalden öteye gitmeyecek belki ama ben bu umudumu ve hayallerimi hep diri tutmaya çalışacağım…
Çünkü yaşamak, umut etmek ve direnmektir…