Deprem, sel, salgın gibi doğal afetleri her an ve her zaman ve her yerde yaşayabiliriz…
Özellikle bu afetler coğrafi konuma göre değişiklik gösterebilir…
İçinde insan, hayvan ve doğa sevgisi olan, vicdanlı ve merhamet sahibi olan herkesin bu afetler nerede yaşanıyorsa yaşansın üzülür, yardım etmek için çaba gösterir, hiçbir şey yapamıyorsa bile afetzedelere dua ederek acılarını paylaşır.
Son olarak İzmir’de yaşanan deprem, hepimizin içini yaktı ve hepimizi derinden üzdü.
Öncelikle bu depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum.
İnsanlığını kaybeden Cahiller…
Benim dikkatini çekmek istediğim konu; bu tür afetler yaşanırken insanlığını kaybeden bazı cahillerin özellikle sosyal medyada verdikleri mesajlardır…
Yerine ve konumuna göre ön yargılarıyla hareket eden bu cahil kesimler, yeri geldiğinde faşizme doğru yeri geldiğinde ise ‘Allah’ın laneti’ diyerek ‘oh olsun’ diyecek kadar aşağılıkça sevinç çığlıkları atabiliyorlar.
Oysa böyle bir afette hepimiz kenetlenmemiz gerekirsen bazı insanlıktan nasibini almamış insan kılığında olan müsveddeler, eminim ki toplumun huzurunu da moralini de daha çok bozuyordur.
Umarım bu tür kişiliksizler sosyal medyada attıkları mesajları bilişim uzmanları tarafından dikkate alınarak hemen müdahalede bulunurlar ve haklarında hem adli, hem idari hem de insani olarak işlem yapmalarıdır.
Çünkü bu insanların özellikle sosyal medyada atıkları mesajlar inanın doğal afetten daha ağır içimizi yakıyor ve hepimizi çok daha fazla üzüyor.
Belediye başkanları ve mütahitler CİNAYET’ten yargılanmalı…
Burada sorgulanması gereken esas konu ise; özellikle yerleşim yerlerinde gerekli tedbirlerin alınmayışı, kontrollerin yapılmayışı ve doğanın yapısını değiştirmeye çalışanların üzerine gidilmesi ve hesap sorulmasıdır.
Bu konuda özellikle belediyeler ve inşaat firmalarına çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.
Biraz daha fazla para kazanmak adına hırsızlık yapılarak yapılan binalar ve olmaması gereken yerlere belediyeler tarafından verilen imar izinlerinin bir can karşısında bana göre zerre-i miskal kadar önemi ve değeri yoktur.
Onun için ülkemizde bu yapılar ve izinlerle ilgili çok ciddi denetlemeler yapılmasını ve ihmali bulunanlar hakkında vefat eden her birey için “CİNAYET’ten” sorgulanması ve en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiğine inanıyorum.
O zaman belki de elinde yetkisi ve parası olanların azda olsa doğaya ve tabiata ihanet etmekten vaz geçip, insanlığı yaşatmaya gayret ve çaba gösterebilirler…