Gazze Şeridi'ne yönelik katliam ve soykırımının ardından başlatılan boykot’un birileri tarafından fırsata çevrilmek istendiğini belirten Batman Milletvekili Serkan Ramanlı "Kimse milletin duygularını istismar etmeye kalkmasın!" dedi.
Enflasyon ve hayat pahalılığının dar ve sabit gelirliler için kriz, birileri için ise fırsata dönüştüğünü belirten Ramanlı "Bu fırsatları nimete dönüştüren tekelci zihniyetle mücadelede maalesef şu ana kadar çok ciddi bir mesafe almış değiliz. Her ne kadar başta zincir marketler olmak üzere bu krizi fırsata dönüştüren, fiyat artışlarında keyfi uygulamalarla vatandaşın adeta canından bezmesine sebep olan kurum ve kuruluşların veya perakendecilerin üzerine zaman zaman gidildiğine dair söylem geliştirilmiş olsa da bunun çok sonuç alıcı olmadığını hep beraber görüyoruz. Elbette ki yüksek enflasyon, maliyet artışlarını beraberinde getiriyor. Bu maliyet artışları da hayat pahalılığı olarak hepimize yansıyor.
Fiyat istikrarsızlığının devamı elbette ki ülkemiz açısından da sürdürülebilir bir durum değildir. Elbette krizi fırsata dönüştüren kötü niyetlilerin bu yaptıkları kadar, kötü niyetlilerin uygulamış oldukları fiyat politikasına karşı hükümetin caydırıcı tedbirler alamamış olması da dikkatlerden kaçmıyor. Bu konuda krizi fırsata dönüştürenler kadar, bu fırsatçılara göz açtırmaması gereken ekonomi yönetiminin gerekli tedbirleri almamış olması da maalesef dikkatlere sunulması gereken bir husustur" dedi.
"KAMUDAKİ VERGİLER, HARÇLAR FIRSATÇILARA KAPI ARALAMAKTADIR"
Diğer önemli bir hususun da fiyat artışlarında idarenin kamu hizmetlerine yapmış olduğu zamlar olduğunu belirten Ramanlı "Yeniden değerleme oranları üzerinden yapılan artışlar da bir ölçüde aslında fahiş fiyat kapsamına girmektedir. Biliyorsunuz, yeniden değerleme oranları ÜFE fiyatları esas alınarak belirleniyor. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu oranları düşürme yetkisi var. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan bu yetkisini kullanmasını talep ediyoruz. Zira kamudaki vergilerin, harçların ve cezaların yüksek miktarda artırılması bu fırsatçılara da aynı zamanda bir kapı aralamaktadır. Bu fırsatı da bu fırsatçılara vermemek gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"FIRSATÇILARA ÇAĞRIMIZ ŞUDUR; KURSAĞINIZDA KALIR"
"Fırsatçılar demişken son zamanlarda siyonist çetenin barbar saldırılarına karşı ülkemizde, kamuoyunda çok ciddi bir uyanış meydana geldi. Her kesimde çok ciddi bir duyarlılık var." diyen Ramanlı, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu kapsamda siyonistlerin doğrudan ve dolaylı destekçisi olan firmalara, ürünlere karşı bir boykot çağrısı var ve bu boykot giderek büyüyor. Bir yandan bu boykotu büyütmeye çalışırken bizler, öte yandan yerli olduğu için muadil ürünlere yönelen vatandaşlar için de yine fırsatçılar açısından bir alan açılmış oluyor. Zira muadil ürünlerde de gözle görülür fahiş artışların meydana geldiğini hep beraber müşahede ediyoruz. Kimse toplum vicdanının üzerinden prim sağlamaya çalışmasın. Katillere bir mermi, zalimlere yeni bir bomba tedarik etmesin diye siyonistleri finanse eden kurum ve kuruluşların ürünlerine milletimiz boykot uygularken ve bu boykotu muadil ürünlere yönelerek kendi geçimini sağlamak üzerinden de gerçekleştirmeye çalışırken, muadil ürünlerin üreticilerinin de fiyatlarını aşırı bir biçimde yükselttiklerini görüyoruz. Bu fırsatçılara çağrımız şudur; kursağınızda kalır. Burnunuzdan gelir. Kimse milletin duygularını istismar etmeye kalkmasın."
HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
"TOPLUM NE YÖNE GİDİYORSA İDARE EDENLER DE O YÖNE GİTMEK ZORUNDADIR"
"Siyonist rejim menşeli ürünlere Türkiye'de ve dünyada boykot uygulanırken Coca Cola'yı bünyesinde bulunduran şirketin teşvik belgesi alması ve belli avantajlardan yararlandırılması üzerine kamuoyunda bir tartışma başladı. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?" sorusuna Ramanlı, şu yanıtı verdi:
"Tabi basına düşen bir haber, sözünü ettiğiniz ürünlere yönelik teşviklerin yapıldığı yönünde. Toplum bu kadar duyarlı hale gelmişken, adeta kaşıkla ufak ufak bu bilinci birleştirirken, biriktirdiği bu iradeyi tekmelemek anlamına gelir. Gövde ayrı baş ayrı oynayamaz. Toplum, millet ne yöne gidiyorsa, hükümet ve idare edenler de o yöne gitmek zorundadır. Herkes gider Mersin'e hükümet gider tersine bir durum söz konusu olmamalıdır."
"KAMU MUTLAKA AMA MUTLAKA DENETLENMELİDİR"
"Daha önce bir başsavcının HSK'ye yazdığı mektupta İstanbul adliyelerinde döndüğü iddia edilen rüşvet çarkından bahsedilmişti. Yakın zamanda bu konuyu dile getiren bazı yazılara erişim engeli getirildi. En son bir avukatın bu yöndeki twitleri soruşturma konusu oldu ve yakalama kararı çıkarıldı. Bu durumla alakalı bir açıklamanız olacak mı?" şeklindeki soruya ise Ramanlı, şu cevabı verdi:
"Yargıda rüşvet iddiaları, usulsüzlük iddiaları bir zamandır aslında gündemimizde var. Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı'nın, Hâkimler, Savcılar Yüksek Kuruluna vermiş olduğu dilekçe üzerinden de bu yeniden gündeme geldi. Elbette görevi kötüye kullanan, görevin gereklerini yerine getirmeyen, bunu bir menfaate dönüştüren her kim olursa olsun üzerine gitmek, hükümetin ve devletin vazifesidir. Kimse milletin kendisine vermiş olduğu yetkiyi kötüye kullanma hakkına sahip değildir. Hiç kimse dokunulmaz, layüsel değildir. Bu tür iddiaları dile getirenleri susturmaktansa onlar hakkında soruşturma açmaktansa esas olması gereken bu iddiaların muhataplarının böyle suçlarla ilişkili olup olmadığının ortaya çıkarılmasıdır. Çünkü kamu mutlaka ama mutlaka denetlenmelidir. Denetlenmeyen, kontrolden geçmeyen hiçbir yetki sahibinin vicdanına mesuliyetler terk edilemez. Yargıda da başka bir yerde de herhangi bir yolsuzluk, bir usulsüzlük iddiası varsa hükümete düşen, bunun sonuna kadar üzerine gitmektir. Buna azami derecede dikkat etmemiz gerekiyor. Önemli olan kamu hizmetlerinin adil bir şekilde ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır”