Batman olarak 6453’ü Kadrolu, 2110’u Sözleşmeli, olmak üzere Toplam 8563 öğretmen ile 1.Yarıyıl tatiline girdiklerini belirten Eğitim Sen Batman Şube Başkanı Nureddin Şimşek yaptığı basın açıklamasında “Yine 1366 Öğretmen ihtiyacı ile 745’i Eğitim Fakültesi mezunu, 25’i Lisans mezunu, 342’u ön lisans mezunu Toplamda 804 ücretli öğretmen ile 1356 norm kadro öğretmen ihtiyacı ile 2022-2023 Eğitim öğretim yılının 1. yarıyıl tatiline 20.01.2023 tarihinde girdik. Bu dönemde gerek ülkemizde gerekse ilimizde eğitimde yaşanan sorunlar artmıştır.
Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2022/’23 eğitim öğretim yılının ilk yarısında artarak sürdürülmüştür. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemeyi sürdürmektedir.
Öğretmen atamalarında ve Eğitim Kurumu yönetici görevlendirmelerinde mülakatın kaldırılmaması, istihdam güçlüğü çekilen bölgelerde görev yapan eğitimcilere ilave teşviklerin verilmemesi, artırımlı hizmet puanı mağduriyeti,2yılı 1 kademe/derece ilerlemesi mağduriyeti, Yan ödemelerin emekliliğe yansıtılmaması, vergi dilim sorunu, birim ek ders ücretlerinin düşük olması beklentilerin altında olması, eğitimin rehberlik ayağının eksik olması ve rehber öğretmenlerin sorunlarının görmezden gelinmesi, eğitim emekçilerini şiddette karşı koruyacak bir düzenlemenin olmaması, Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmesine rağmen 3+1 uygulamasının devam etmesinin, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının gerçekleşmemesi, Eğitim emekçisi Şube müdürleri, Şef, Memur, Teknik hizmetler sınıfı ve Yardımcı hizmetli unvanlarında çalışanların ekonomik, özlük haklarının iyileştirilmemesi gibi pek çok sorun bu dönemde varlığını sürdürmektedir.
Siyasi iktidar ve MEB’in bilimsel eğitim anlayışını dışlayarak hayata geçirdiği uygulamalar eğitimin niteliğinde yaşanan gerilemeyi hızlandırmıştır. Eğitimde ticarileşme, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları devam etmektedir. Öğretmen açıkları, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına son verilmesi, ataması yapılmayan öğretmenler gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin çözüm bekleyen sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılında da varlığını sürdürmüştür.
Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ülke ekonomisinde yaşanan sorunların ardından halkın en öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk istismarı anlamına gelen çocuk yaşta evlendirmeyi engelleyen adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda yaşanan sorunlar sürmektedir. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştiği bir yarı yıl geride kalmıştır.
Eğitim sistemimiz toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında okullarımız gelmektedir. Geçtiğimiz dönemde cinsiyetçilik ve cins ayrımcı uygulamaların özellikle karma eğitim karşıtı uygulamaların devam ettiği görülmüştür. Karma eğitimi hedef alan uygulamalar okul yönetimleri eliyle hayata geçirilirken, buna tepki gösteren sendika üyelerimiz, bazı din istismarcısı parti, sendika, vakıf ve derneklerin hedefi haline getirilmiştir.
Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, dil, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin kamusal, laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicilini ısrarla sürdürmesi anlaşılır değildir.
Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir. Türkiye’de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için gerekli adımlar atılmaz iken, milyonlarca çocuk ve gencimizin ağırlıklı olarak ekonomik sorunlar nedeniyle eğitime erişim hakkını ihlal eden uygulamalar sürmektedir.
Eğitim, herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı, aynı zamanda devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır. Kamusal eğitimden uzaklaşıldıkça eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanma olanağının ortadan kalktığı, eğitime erişim başta olmak üzere, pek çok konuda yeni eşitsizliklerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Kamusal eğitimden uzaklaşmanın iki temel sonucu bulunmaktadır: Birincisi, devlet okulu ve özel okullar arasındaki ayrımı, eşitsizliklere yol açacak biçimde derinleştirmektir. İkincisi ise kamusal eğitimin tasfiyesi devlet okullarını da ayrıştırarak zenginle yoksula ayrı ayrı ‘devlet okulu’, hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna ya da başarı düzeyine göre farklı sınıflar/şubeler oluşturulmasının önü açılmıştır.
Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedeflemiş, toplumdaki sınıfsal eşitsizlikleri daha da belirgin hale getirmiştir. Eğitim Sen olarak bu sorunların çözümü için yetkilileri göreve davet ediyor, eğitimin çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, siyaset üstü ele alınması gerektiğini bir kez daha belirtiriz. Bilimsel, Ekolojik, Kamusal, Laik, Toplumsal cinsiyet temelli, Anadilinde ve parasız olması için mücadele edeceğimizi kamuoyuna duyururuz” ifadeleri kullanıldı.