Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu Şubat ayı toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantıda Batman, Türkiye ve Dünya gündemindeki konular tartışıldı.
Platform’dan yapılan yazılı açıklamada “Üç ayların manevi havasını soluduğumuz ve Miraç kandilini idrak ettiğimiz bu günlerde yaklaşan Ramazan ayına hazırlık yapmaktayız. Artan hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntıların ilimizdeki ihtiyaç sahiplerine olumsuz etkilerini azaltıp yaklaşan Ramazan ayında bir nebze olsun rahat bir nefes alabilmeleri ümidiyle Platform olarak aldığımız kararlarla birlikte bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz. Platform bileşenleri tüm STK’ların toplu iftar programları yerine gıda kolisi hazırlatıp ihtiyaç sahiplerine dağıtılması kararı alınmıştır.
Ayrıca; Belediye Başkanlığınca veya farklı Kurumlarca Ramazan ayı kapsamında yapılacak etkinliklerin ağırlıklı olarak Atatürk parkı ve kenar semtlerde iftar çadırları ve gıda kolileri hazırlatıp dağıtımı şeklinde yapılmasının teşvik edilmesi, Yine önceki yıllarda olduğu gibi Ramazan ayında yapılacak Kültür etkinliklerinin de manevi havaya uygun seçilmesini bekliyoruz. 25. Yılını idrak ettiğimiz 28 şubat postmodern darbesinin başörtüsüne, İslami eğitim kurumlarına, İslami kuruluşlara ve İslami sembollere karşı sergilediği sürek avıyla “İslamofobi”nin somut bir tezahürü olduğu hatırdan çıkarılmamalı ve o günleri özleyen güruhların da hala varlığını sürdürdüğü bilinciyle bu konudaki mücadelemizin de aynı kararlılıkla sürdürülmesi gerekliliğine inanıyoruz.
Rusya’nın sudan bahanelerle Ukrayna’yı işgal girişimi emperyalist ve kabul edilemez bir girişimdir. Rusya’nın NATO tehdidi var diyerek müdahaleyi meşrulaştırma çabası ABD’nin Irak’ı, Afganistan’ı özgürleştirme çabalarına benziyor! Her iki taraf sürekli olarak bir haklılık yarışında olmalarına karşın aslen birbirlerinden farkları yoktur. İkisi de batıl ikisi de zalimdir! Kaldı ki Ukrayna halkının geleceğini tayin etme yetkisi ne Rusya’nın ne ABD’nin ne de Batı’nın elindedir. Ukrayna kendi geleceğini kendi tayin etmelidir. Rusya’nın işgal girişimini kabul edilemez olarak görüyoruz.
Hindistan’da son dönemlerde artan başörtüsü yasaklarının da aslında münferit bir hadise olmayıp son yıllarda yükselen Hindu milliyetçiliğinin bir tezahürü ve Hindu faşistlerin aynen 28 Şubat despotları ve diğer yasakçılar gibi başörtüsünü eğitim alanında eşitlik ve disiplini çiğneyen bir unsur olarak tanımlamalarının tipik bir tektipleştirme çabasıdır. Çin’den Fransa’ya, Myanmar’dan Hindistan’a zalimlerin dayattıkları başörtüsü yasağının özünde İslam ümmetinin kendi kimliğiyle var olma hakkını inkar etmeye dönük bir zulüm olarak görüyoruz ve lanetliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Eğitim