SİLAH VE ŞİDDET TAMAMEN TERK EDİLMELİDİR

Yayınlama: 04.03.2025
A+
A-

“İnsanlar konuşa konuşa anlaşır” derler. İnsanlar çalışarak ve bilgiyle kazanırlar. Demokrasi de bu değil midir?

İnsanların fiili olarak kavga etmelerini istemeyiz. Kavgalar silahla değil, doğru bilgiyle olmalı. Çünkü silahların konuştuğu yerde; cinayetler, baskı, korku, göç, fakirlik, gözyaşı olur. Özgürlüğün katili olan şiddet, ikiyüzlülük ve ispiyona sebep olur.

50 yıldır kan kusan silahlar, en çok bölge halkına zarar verdi. En ağır bedel Kürtlere ödettirildi ve bu şiddet yüzünden Kürtler en az 50 yıl kaybetti. Kürtler adına olduğu iddia edilen şiddetin mağduru Kürtler oldu ve öldürülenlerin en az % 80’i Kürt’tü.

Örgüt ilk günden beri diğer sol gruplar ve Kurdi oluşumlar tarafından ‘Silahlı Propaganda’ ilkesi yüzünden eleştiriliyordu. Şiddet ulusal mücadeleyi ilerletmedi, bilakis geriletti. Zararın neresinden dönülürse kardır. Çok geç de olsa örgüt elebaşının ‘Silah bırakma’ çağrısı, hepimizin faydasınadır.

Elbette devletin de, örgütün de kendilerince bazı hesapları vardır. Ancak taraflar samimi olmalı ve geçmişte yapılan hatalar tekrarlanmamalıdır.

Örgüt ve elebaşıyla görüşmeler yapılabilir. Ama İnsani temel haklar pazarlık konusu olmamalıdır. Irk ayrımı yapılmadan ortak vatan temelinde eşit haklar tanınarak, Adalet sağlanmalıdır.

Örgüt de bu fırsatı demokratik şekilde değerlendirmelidir. Sadece silah değil, şiddet ve kendisi dışındakilere çirkin itham ve saldırılar da terk edilmelidir. Kendini Kürt halkı üzerinde tek otorite görmemeli ve tek tipçiliği dayatmamalıdır. Partizanlıkla ideolojik ve mahalle baskısı kurmaya çalışmamalıdır. Farklı düşünce ve oluşumlara tahammül etmeli ve saygı göstermelidir.

Tek parti, tek ideoloji, Tektipçiliğin dayatıldığı yerde Adalet, Özgürlük, barış ve huzur olmaz. Örgüt tüm farklılıkları kendisi gibi hak sahibi ve özgür kabul etmelidir.

Bunlar dışında şiddet ve baskısından dolayı örgütü eleştiren bazı kesimlerin, örgütün silah bırakmasına gösterdikleri tepkiyi anlamak zor. Örgütün şiddetle tasfiye ettiği bazı fraksiyonların, örgütün silah bırakmasını eleştirmelerini anlamakta zorluk çekiyorum. Ayrışmaya, İnsan ölümlerine, göçe ve fakirliğimize sebep olan, demokratik mücadelenin önünü tıkayan ve en çok bize zarar veren silahların susmasına neden karşı çıkıyorlar?

Oysa birliğimize ve haklı sesimizi duyurmaya engel olan şiddetin tamamen terk edilmesini istemeli ve herkesin özgürce sesini duyurabileceği daha demokratik bir ortam için teşvik etmeliydiler. Belki de bunlara verilecek en güzel cevap, “Çok meraklıysanız, buyrun silahları siz alın” demek olur.

Devletin terörü bitirmek istemesi, asli görevidir. Şiddetle amaca varmayan ve son dönemlerde iyice sıkışan örgütün silah bırakması, demokratik usullerle mücadeleyi güçlendirecektir. Ancak bizim için öncelikli olan insan kanının dökülmemesidir. İnsanın kan ve gözyaşı, bütün örgüt ve iktidarlardan daha değerlidir. Haksız yere bir masumu öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir.

Şiddet ve partizanca baskıların terk edilmesiyle siyasilerimiz, âlimlerimiz, aydınlarımız, partilerimiz ve insanlarımız düşünce ve taleplerini daha özgürce dile getirebilecekler. Farklı düşünce ve oluşumlar arasında diyalog ve uzlaşı şansı artarak, ortak hedeflere daha güçlü yönelecektir.

Diyalog sesini kısan, haklı ve haksızı karıştıran şiddetin terk edilmesi her hâlükârda bizim faydamıza olan insani bir yöneliştir. Faydamıza olan bu insani yönelişi destekleyelim ve teşvik edelim.

Adalet, barış ve huzurlu bir gelecek dileğiyle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.