RUH BİLENİR Mİ?

Yayınlama: 23.09.2024
Düzenleme: 19.09.2024 21:55
A+
A-

Ruh, her türlü bilimsel gelişmeye rağmen hâlâ bizim için büyük bir sır.

İnsanı komplike bir eşsiz mekanizma yani mucize yapan nedir? Madde olan beyinden, zihin, akıl,  bilinç gibi manalar nasıl ortaya çıkıyor? Bu gibi sorular bilim dünyası için hâlâ merak konusu.

BEYİN, bedenimizin kontrol üstüdür. Davranışlarımızın, duygularımızın, düşüncelerimizin kontrol yeri beynimizdir. Kafatasımızın içinde peltemsi yapısıyla  1300-1400 gram gelen beyin, beyin sıvısıyla yüzer ve sinir sistemimizin merkezidir.

Beynimiz etrafındaki üç tabaka halinde bulunan beyin zarı ve kemikten yapılmış kafatası ile korunur. Beynimiz 100 milyar nörondan (sinir hücresi) oluşmuştur. Ve her nöron 1000 ile 10.000 farklı nöronla bağlantı halindedir. Bunların birleştiği noktalara sinaps adı verilir. Bu noktalar bilgi alışverişinin yapıldığı yerlerdir. Beyin aktivitesinin muhtemel kombinasyonları ise akıllara durgunluk verecek kadar çok sayıdadır.

Beynimizdeki hücrelerin ancak % 10’u nöronlardır; geri kalan % 90’ı ise glia hücreleridir. Glia hücrelerinin ne işe yaradığını yakınlarda anlaşılmaya başlanmıştır. Bu hücreler nöronları sarmak, bir arada tutmak için yaratılmışlardır. Nöronlara besin ve oksijen sağlarlar. Onları tehdit eden tehlikeleri (patojenleri) imha ederler. Ölü nöronları kaldırırlar. Yenilerde sinir iletiminde de rolleri olduğu görülmüştür.

Beynimiz nöron ve glia hücrelerinin toplamıdır ve bu bütün insanlarda böyledir. Ayrıca hücrelere indiğinizde moleküller ve atomlarla karşılaşırsınız. Ancak her insanda duygu ve düşünceleriyle, hür iradesiyle, kendine has davranış biçimi ile farklıdır.

O halde insanı komplike bir eşsiz mekanizma yani mucize yapan nedir? Madde olan beyinden, zihin, akıl, bilinç gibi manalar nasıl ortaya çıkıyor?

Dinlerin ruh dediği bu konu için materyalistler, “Şimdi anlamıyorsak da ileride bilim çözecektir.” deseler de anlaşılmasında bir arpa boyu yol alınmamıştır.

İşte ünlü Prof. Dr. Donald D.Hoffman bu önemli soruya cevap aramış. Ona göre evrende var olan tek şey bilinç ve muhtevasıdır. Uzay, zaman, madde ve alanların varlıkları hep bilince dayalı yani bilinç sayesinde bilenebilen daha önemsiz şeylerdir.

Hoffman en parlak dâhilerin yüzyıllara dayanan çabalarına rağmen bilinç hakkında açıklayıcı bir teori bile olmadığına şaşırmadığını ifade ediyor: “Yani akıldan yoksun madde, enerji ya da alanların nasıl bilinçli yaşantıyı teşkil edebildiklerini veya yaşantıya neden olduklarını açıklayan bir teori yok.”

BİLİŞİM teorisi karmaşıklık, nörobiyoloji nörol Darwinizm, ayrımcı mekanizmalar, kuantum etkiler ya da işlevsel organizasyon gibi ancak öneri olabilecek iddiaların hiçbirinin bilimsel teorinin en küçük standartlarını bile karşılamadığını; yani nicel duyarlık ve yenilikçi tahmini tutturmanın yanına bile yaklaşamadığını söylüyor.

Hoffman’a göre, “Bilinçiliğe neden olan şey ne beyindir, ne de sinirsel bağlantılardır. Beyni yapılandıran şey bilinçtir.” Yani bilincin sebebi beyin değildir. Aksine bilinç beyni yapılandıran, onun üstünde bir hakikattir.

Ve bilinci açıklamak ve anlamak hususunda henüz bir gelişme yoktur.  Bilincin diğer deyimle ruhun anlaşılacağı da mümkün görünmemektedir.

NEW YORK üniversitesinden Prof. Dr. Ned Block ise, “Zihin- beden problemi öyle eşsiz ki, geçmişteki izahat açıklarını kapamaya yönelik örnekler, hiç de iyimserlik aşılamıyor insana.” demektedir.

Harvard Üniversitesi’nden Psikoloji Prof. Dr. Daniel Gilbert’e göre: “Bilişsel bilimcilerin çoğu bilincin, kesinlikle bilinçsiz ögelerin (nöronların) birbirleriyle karmaşık etkileşimleri sonucu ortaya çıkan bir fenomen olduğuna inanıyor. Ama bu karmaşık etkileşimin yapısını bir gün anlasak dahi, söz konusu fenomeni ortaya çıkardığını kanıtlamayacağız.”

Yani ruh hakkında aynen Kur’an’ı Hakîm’de buyrulduğu gibi; “Ey Muhammed! Sana ruhtan soruyorlar. De ki: “Ruh Rabb’inin bildiği bir iştir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir.” (İsra, 85)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.