Her şeyi bakış açımıza göre görür ve değerlendiririz. Ve maalesef ki toplumlar İlkelerle hareket etmekten ziyade, algılar ve kör tarafgirlikle hareket etmektedir.
Bir tarafın 1 yanlış ve eksikliğiyle 9 doğrusu örtülürken, kendi tarafının 1 doğrusu abartılarak 9 yanlışı örtülmeye çalışılmaktadır.
Oysa insanları ve olayları objektif olarak yaptıkları ve neticeleriyle değerlendirmemiz gerekir. Eğer bir şey kötülüğe sebep oluyorsa kötüdür. Eğer kötülüğün azalmasına ve toplumsal olarak iyiliğe yönlendiriyorsa, olumlu görmek gerektiği kanaatindeyim. Elbette her şey gönlümüzce olamaz. Önemli olan olumlu yönde olanı tasvip etmeli ve daha iyi olmasına katkı sağlamaya çalışılmalıdır. İyi olan bir şey bir eksiklik ve yanlışa feda edilmemeli, bir yanlış veya eksiklik yüzünden daha büyük ve daha kapsayıcı olan iyiden vazgeçilmemelidir.
Son olarak bir damat ve kaynananın ahlaksızlığı yüzünden Esra Erol programı hedef alınmaktadır. Oysa bu programda kınanan ahlaksızlıkların çok daha fazlası televizyon dizilerinde normalmiş gibi gösterilmekte ve belki de teşvik edilmektedir.
Ama maalesef aynı şekilde tepki yok. Peki, Esra Erol ve Müge Anlı, bu ahlaksızlıkların yayılmasına mı sebep olmakta, yoksa teşhir ve cezalandırılmalarına sebep olmakla bu ahlaksızlıkara caydırıcı bir uyarıcı rolü mü yapmaktadırlar?
İBB yolsuzluklarının araştırılmasına karşı çıkmak gibi, burada da aynı mantıkla kötülüğün üstü örtülmemeli kanaatindeyim. Kötülüğün üstü örtüldükçe, kötülük büyür ve virüs gibi her tarafa yayılır.
Müge Anlı ve Esra Erol’un neler yaptıklarına ve neticelerine baktığımızda:
Ahlaksız damat ve kaynananın alçaklıklarını devam ettirmelerine göz mü yumulmalıydı? Yoksa bunların programa çıkarılıp kınanması, yaptıklarının toplumca kabul edilmediği ve hayâsızlıklarının yüzlerine vurulması ve neticede tutuklanmaları mı daha iyi oldu?
Esra Erol ve Avukat Hanım, hemen hemen her yayında ailenin önemini vurgulamakta ve “zinanın suç sayılması” gerektiğini dile getirmektedirler.
Bir insanın sosyal medya ve tik tokta fazla zaman ayırmasını eleştirmektedirler.
Sosyal medya üzerinden eş ve sevgili edilmesini eleştirmekte ve zararlarını göstermektedirler.
Aldatmaları eleştirmekte ve boşanmadan başka biriyle konuşmayı ihanetle suçlamaktadırlar.
Kaçanları bulmakta, yanlışlarını kendilerine göstermekte ve pişman ettirmektedirler.
İhaneti asla kabul etmemektedirler. Kaçan eşini isteyen deyusu uyarmakta ve yarınlarda kendisini yine aldatacağını hatırlatmaktadırlar.
Evlilik vaadiyle aldatanları ortaya çıkarmakta ve ceza almalarını sağlamaktadırlar. Uyuşturucu ve çetelerin tuzağına düşen gençlerin kurtuluşuna vesile olmaktadırlar.
10-20 yıldır aydınlanmamış bazı cinayetleri ortaya çıkarmakta ve faillerin yakalanmasını sağlamaktadırlar.
Dostuyla bir olup eşini öldürten bazı cinayetleri itiraf ettirmektedirler.
Kayıpları bulmakta ve kavuşturmaktadırlar.
Belki de iman ve ibadetle hiç ilgisi olmayan cinci, üfürükçülerin sahtekârlarını ortaya çıkarmakta ve insanlara dini kaynağından öğrenmelerini tavsiye etmektedirler.
Görebildiğimiz kadarıyla Haklı ve mağdurdan yana tavır almaya çalışmaktadırlar.
Kötülüğü teşvik etmemekte, bilakis kötülüğün er geç meydana çıkacağını ve pişman olacaklarını göstermektedirler. Karanlıkta kalmış cinayetleri, ihanetleri, yargı ve emniyeti yanıltan suçluları açığa çıkarmaktadırlar.
Bu şekilde caydırıcı olduğuna inanıyorum.
Kötülüğün aleni şekilde yapılarak kötülüğün yayılmasına sebep olmak elbette kötüdür.
Ama kötülüğün ortaya çıkarılarak kınanması, pişman ettirilmesi ve cezalandırılmasının sağlanması, kötülüğü önleyici bir uyarı vazifesi gördüğüne inanıyorum. Ve kötülüğü kınayan, engelleyen bir şeye de karşı olmamak gerektiği kanaatindeyim…