Her yıl eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte, devlet tarafından öğrencilere ücretsiz dağıtılan kitaplar maalesef kullanılmadan çöpe gidiyor. Birçok aile, öğretmenlerin yönlendirmesiyle devletin verdiği kitaplar yerine özel yayınevlerinden temin edilen kitapları almak zorunda kalıyor. Peki, bu süreç neden bu şekilde işliyor? Neden hem devlet kaynakları israf ediliyor hem de velilerden bu kitaplar için ekstra ücret talep ediliyor?
Eğer devletin verdiği kitaplar yetersizse, neden hala milyonlarca lira harcanarak bu kitaplar basılıyor ve dağıtılıyor? Bu sorunun cevabını bulmak zor, ancak görünen o ki bu kitapların yetersiz olduğuna dair bir algı oluşmuş durumda. Eğitimcilerin bir kısmı, müfredatın bu kitaplar üzerinden etkili bir şekilde öğretilemeyeceğini savunuyor. Ancak bu noktada asıl sorulması gereken soru şudur: Devletin kaynakları, yetimin, fakirin hakkı olan para neden bu kadar israf ediliyor?
Eğitimciler, devletin verdiği kitapları yetersiz bulup alternatif kaynaklar aldırıyor. Ancak yıl sonunda öğrencilerin başarılarında bir artış görüyor muyuz? Maalesef hayır. Eğitimde başarı yalnızca kitaplarla sağlanmaz; bu, öğretim yöntemlerinin, okulun altyapısının, öğretmen-öğrenci ilişkilerinin ve daha birçok faktörün bir sonucudur. Devletin verdiği kitapların yerine alınan özel kaynaklar öğrencilerin başarılarını anlamlı bir şekilde artırmıyorsa, bu büyük bir sorunun işareti değil midir?
Bu noktada en önemli sorulardan biri denetleme mekanizmasının neden devreye girmediğidir. Devletin milyonlarca lira harcayarak dağıttığı kitaplar kullanılmıyorsa, bu sistemin denetlenmesi gerekmez mi? Eğitim camiasında bir denetim mekanizmasının eksik olduğu açıkça görülüyor. Özel yayınevlerinin ve dershanelerin bu denetimsizlikten nasıl yararlandığı ve bu döngüde kimlerin kazanç sağladığı ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır.
Bu kadar açık bir israf ve yanlış düzen varken, neden kimse bu konuda ses çıkarmıyor? Veliler, öğrenciler ve hatta eğitimciler bu durumun farkında, ancak ses çıkarılmıyor. Bu sessizlik, belki de sistemin içerisindeki çıkarlardan, baskılardan ya da eğitim sistemindeki karmaşıklıktan kaynaklanıyor olabilir. Ancak şurası kesin ki, bu sessizlik daha fazla sürdüğü sürece israf ve adaletsizlik de devam edecektir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bu kronikleşmiş soruna çözüm bulmak için birkaç önemli adım atılabilir:
SONUÇ
Eğitimde israf edilen her kuruş, ülkenin geleceğinden çalınan bir değerdir. Devletin sağladığı kitapların kullanılması, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak için atılan bir adımken, bu adımın sonuçsuz kalması, sadece maddi değil, aynı zamanda manevi bir kayıptır. Bu döngüyü kırmak için tüm tarafların sorumluluklarını yerine getirmesi, denetimlerin sıkılaştırılması ve eğitim sisteminde köklü değişikliklerin yapılması elzemdir.