Dürüst olmayınca; kendinize yakıştırdığınız, övündüğünüz isim ve özelliklerin hiçbir değeri yoktur. İnsanı değerli kılan maddi varlığı değil; İman, akıl, vicdan gibi üstün meziyetleri ve bunların hayata doğru yansımasıdır.
Kur’an şöyle buyuruyor: “Biz insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra (yaptığı yanlışlar yüzünden) onu aşağıların aşağısına indirdik.” Tin/ 4-5
İnsan, doğru bir hayat yaşaması için Akıl, Vicdan, Merhamet, Doğruluk, Cesaret, Sevgi, kötülüğe karşı nefret… Gibi gerekli tüm hasletlerle donatılmış. Kitap ve Peygamberlerle uyarılmış, ibadetlerle de bunun eğitimi istenmiştir.
Bunları doğru ve yerinde kullanan insan mutlu olmuş ve iyi bir insan olarak topluma yararı olmuştur. Bu hasletleri doğru kullanmayanlar ise dünya meşguliyetleri içinde bocalamış, kendileri mutlu olamadıkları gibi topluma da yük ve zararlı olmuşlar.
Adalet, Doğruluk, Merhamet, İnsanlık… Herkesin kendisinde var olduğunu iddia ettiği ve övündüğü değerlerdir. Peki, gerçekten öyle midir? Öyle ise, bütün bu kötülükleri ve zulümleri kim yapıyor? Eğer iddia edildiği gibi insanların büyük çoğunluğu samimi olarak kötülüğü karşı itiraz etse bile, birçok kötülüğü önlemiş olacaklardı.
Dinimiz, peygamberimiz ‘kendi nefsimiz için istediğimizi, diğer Müslüman kardeşlerimiz için de istememizi” emretmektedir. Yeryüzünün denge ve adaletinden sorumlu olan mümin, bütün insanların iyiliğini istemeli ve bunun için çabalamalıdır.
Demokratlık iddiasında olanlar, bunu herkes için istemelidir.
Özgürlük, Eşitlik iddiasında olanlar, bunu herkes için istemelidir.
İnsan hakları iddiasında olanlar, bunu herkes için istemelidir.
İnsani değerlere yönelik iddialarınız ne olursa olsun, genel olmalı ve iddianızda ‘DÜRÜST’ olmalısınız.
Avrupa’dan kovulan Siyonistlerin, emperyalistlerce Filistin’e yerleştirildiğini ve desteklendiğini hepimiz biliyoruz. Bu gün Filistin/İsrail’de yaşayan Yahudilerin % 98’i Avrupa ve dünyanın değişik yerlerinden getirilen Yahudilerdir. Buna Karşılık Filistinlilerin hepsi orda doğmuş; 1/3 katledilmiş, 1/3 topraklarından kovulmuş.
Siyonistler emperyalistlerden aldıkları destekle sürekli Filistinli Müslümanları katletmekte ve topraklarına el koymaktadır. İnsani hiçbir değer tanımayan Siyonist İsrail; bebek, çocuk, kadın, engelli ve yaralı insanları toplu katletmekte. Okul, hastane, ibadethane ve evleri yerle bir etmektedir. Gazeteci, Sağlık görevlisi dinlemiyor; kedi, köpek, at… Her şeyi yok ediyor.
Bunca zulme rağmen İsrail ile ilişkilerini devam ettiren ve mallarını alanlar, ‘Müslümanlık’ iddialarında ‘dürüst’ değiller.
Soykırımcı, işgalci İsrail ile ilişkilerini devam ettirenler, ‘Demokratlık’ iddiasında dürüst değiller.
Bunca zulüm ve soykırıma rağmen Siyonist İsrail ile ilişkilerini devam ettiren ve mazlum Filistinlilerden yana tavır almayanlar, ‘İnsan Hakları’ iddialarında dürüst değiller.
İnsan ve ülkenin özgürlüğünü katleden katil ve işgalci Siyonist İsrail’e karşı, mazlum Filistinlileri desteklemeyenler, Özgürlük iddialarında ‘Dürüst’ ve samimi değiller.
‘Kadın hakları, Çocuk Hakları, Hayvan Hakları…’ iddia sahipleri, eğer tüm bunları katleden İsrail’e tepki vermiyorlarsa, İddialarında ‘Dürüst’ değiller.
Bunca açık zulme rağmen yanlış mukayeselerle, ‘ama ve fakatlarla’ bu zulmü perdelemeye ve mazlum Filistinlileri desteksiz bırakmaya çalışanlar da, katil ve işgalci Siyonistlerle beraber olan hain ve işbirlikçi kral ve idareciler gibidirler ve bu vebale ortaktırlar.
Her şeyden önce insan kendisi için ve insanı sorumlulukla ‘Dürüst’ Olmalı. Dürüst insan da mutlaka Zulme karşı mazlumun savunucusu olur. Gerisi kendiniz kandırmaktır…