Büyük Günahlar, Kur’an’da ve hadislerde açıkça bildirilir: Mesela bir ayette belli başlıları şöyle ifade edilir:
“Allah’ın Halis kulları o kimselerdir ki; Allah ile beraber başka bir ilâha ibadet etmezler. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina da etmezler. Her kim bunları yaparsa günahının cezasını görür.”
“En büyük günah” olarak bilinen büyük günahları Peygamber Efendimizin “mûbikat-ı seb’a. İnsanı manen helâk eden yedi sebep” olarak isimlendiriliyor ve şöyle sıralıyor:
1-Allah’a ortak koşmak
2- Haksız yere adam öldürmek
3- Büyü veya sihir yapmak
4-Yetim malı yemek
5-Riba yani Faiz yemek
6-Düşmana hücum anında savaştan kaçmak
7-Namuslu ve kendi halindeki kadınlara zina iftirası atmaktır.
GÜNAH NEDİR?
Günah Allah’a isyan manasına gelir. Bilhassa büyük günahları çekinmeden işleyen, göz kırpmadan içine dalan bir insan, açıkça Allah’ın iradesine karşı geliyor. Bir an için O’nun Rububiyetini unutuyor demektir. O halde her mümin bu tehlikeye düşmemek için günahlardan sakınmalıdır.
Öteden beri büyük günah işlemekle iman arasında bir ilişki kurulmuştur. Fakat iman, inanılması gereken esasları kalple tasdik edip, dil ile ifade etmektir. İman esaslarını kalbiyle doğrulayan, diliyle de söyleyen insan mü’mindir.
Bir mü’min büyük bir günahı işlemiş olsa da dinden çıkmış olmaz, imansız sayılmaz. Çünkü amel imandan bir parça değildir. Büyük günahlardan birisini işleyen bir Müslüman, o günaha imansızlığı sebebiyle değil, nefsine uyduğu için girmiştir.
Bu açıdan büyük günahlardan birisini işleyen bir müminin imandan çıkacağını söylemek mümkün değildir.
TÖVBENİN ÖNEMİ
Bu Dünya ücret ve mükâfat yeri değil, hizmet ve ibadet yeridir. İnsan görevlerini yapıp, günahları için de tövbe edip yanlışlarından dönmelidir. Böylece ahirette bunlardan mesuliyetten kurtulur.
Çünkü, mükâfatlar ahirete bırakıldığı gibi, dünyada tövbe ile temizlenmeyen günahların cezaları da ahirete bırakılır.
Bu açıdan ibadetleri yerine getirip, yasaklardan sakınmanın sevabı ve ücreti bu dünyada tam olarak verilmez.
Hadis-i Şerifte de, büyük günahlardan birisini işleyen bir müminin kafir olmayacağı, o günahının cezasını çektikten sonra cennete girebileceği açıkça görülüyor.
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Bana Cebrail geldi ve ‘Ümmetinden her kim Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse cennete girecektir’ diye müjdeledi. Ben, ‘Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?’ dedim. ‘Evet zina etse de, hırsızlık yapsa da’ buyurdu.”
İnançsız bir insan cennete giremez ve sonsuz olarak cehennemde kalır. Hadiste, zina eden ve hırsızlık yapan birisinin cennete gidebileceği belirtilirken, bu kişinin kâfir olmadığına işaret ediliyor.
Demek ki, Allah’a şirk koşmanın dışındaki büyük günahlardan birini işleyen insan mümindir. Dolayısıyla günahının cezasını çektikten sonra Allah’ın lütfuyla cennete girebilir.
İMANI KAYBETTİREN ŞEY
Ancak, bir kimse günah işlese de işlediği günahın helâl olmadığını savunması gerekir. Haram olduğu kesin delillerle belirlenmiş olan bir fiilin helâl olduğunu savunmak ve buna inanmak insanı iman dairesinden çıkarır. Mesela; Faizin haram olmadığını veya bu zamanda haram olamayacağını iddia etmek insanı iman dairesinden çıkarır. Bununla birlikte “Her bir günah içerisinde küfre gidecek bir yol olduğunu” da hatırdan çıkarmamak gerekir.
GÜNAHTAN KÜFRE DÜŞÜLEBİLİR
Günahın içinde devamlı işlendiği takdirde küfür tohumu olduğunu da unutmamak lazım. İnsan olarak günahlardan tamamen korunmamız mümkün değildir. Bunun için günah tehlikesi hepimiz için söz konusu.
Günah tehlikesiyle karşı karşıya kalınca da, ondan kurtulmak için hemen pişman olup, mahcubiyet hissedip tövbe/ istiğfar ederek Allah’a yönelmeli ve bizi affetmesi için yalvarmalıyız.
Kaynaklar:
1-Furkan Suresi,68.
2-Müslim, İman: 145.
3-Müslim, İman:153.
4-Lem’alar s.7
İman, inanılması gereken esasları kalple tasdik edip, dil ile ifade etmektir. İman esaslarını kalbiyle doğrulayan, diliyle de söyleyen insan mümindir.
Bir mü’min büyük bir günahı işlemiş olsa da dinden çıkmış olmaz. İmansız sayılmaz. Çünkü amel imandan bir parça değildir. Büyük günahlardan birisini işleyen bir Müslüman, o günaha imansızlığı sebebiyle değil, nefsine uyduğu için girmiştir.
Bu açıdan büyük günahlardan birisini işleyen bir müminin imandan çıkacağını söylemek mümkün değildir.
İman Selâmeti ile kalınız.