Ramazan-ı Şerif’in pek çok hikmetlerinden 9 hikmeti beyan eden “Dokuz Nüktedir.”
Ramazan-ı Şerifteki Sovm (Oruç) İslamiyetin erkan-ı hamses’in (Beş Erkan’ın) birincilerindendir. Hem şeair-i İslamiyenin âzamlarındandır.
İşte Ramazan-ı Şerif’teki orucun çok hikmetleri; Hem Cenab-ı Hakk’ın Rububiyetine, hem insanın Hayat-ı İçtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyetine, hem nefsin terbiyesine, hem Niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
Cenab-ı Hakk’ın Rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Cenab-ı Hak zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde hâlkettiği ve bütün Enva’-ı nimeti o sofrada (Min heysu le yehtesip) bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, Kemal-i Rububiyetini ve Rahmet ve Rahimiyetini o vaziyetle ifade ediyor. İnsanlar gaflet perdesi altında ve esbap dairesinde o vaziyetin ifade ettiği hakikatı tam göremiyor, bazen unutuyor.
Ramazan-ı Şerif’te ise, ehli iman birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezel’inin ziyafetine davet edilmiş bir surette akşama yakın ” Buyurunuz” emrini bekliyorlar gibi bir tavrı Rububiyetkârane göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli rahmaniyete karşı, vüs’atli ve azametli ve intizamlı bu ve ir ubudiyetle mukabele ediyorlar.
Acaba böyle Ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar insan ismine layık mıdırlar?
Evet Ramazan-ı Şerif,bu fani dünyada, fani Ömür içinde ve kısa bir hayatta, bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır.
Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a’mal, bire bindir. Kur’an’ı Hakim’in nass-ı hadis ile her bir harfinin on sevabı var; on hasen’e sayılır. On meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte her bir harfin, on değil bin ve Âyetü’l-Kürsî gibi ayetlerin her bir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir’de otuz bin hasene sayılır.
Şu Mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-î Kadri ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir Leyle-i Kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkidir.
Orucun ekmeli (en üstünü) ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayalî, fikri gibi cihazat-ı insaniye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani Muharremattan, (haramdan) malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.
Gözü harama bakmaktan, kulağı çirkin sözleri duymaktan, dili fitne, gıybet, dedikodu, iftira gibi sözlerden muhafaza, mideyi haram besin yemekten sakınmak elzemdir ve gereklidir. Hayalî ve fikirleri ve düşünceleri kötüye daldırmamak ve kullandırmamak dolayısıyla irademizi müspet yönde kullanmak lazım gelir.
Velhasıl bütün haramlardan kaçınmak, boş, lüzumsuz ve faidesiz her şeyden her durumda ateşten kaçındığımız gibi kaçınmalıyız.
RİSALE-İ NURDAN