İnsanın Allah’a karşı görevleri Tevhit ve Allah’ın emirlerine itaattir. Allah’ın bütün emirleri de insan ve toplumun maslahatına yöneliktir. Bunların başında da Adalet gelmektedir.
Dinin Allah’a yönelik yönü tevhit, topluma yönelik temeli ise Adalettir. Müslüman yeryüzündeki Adalet ve dengeden sorumludur. Her Cuma günü Hutbelerden okunan “Şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkinliği, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt vermektedir.” Nahl-90 ayeti bu sorumluluğu ifade etmektedir.
İnsan ve Adaletle ilgili her sorun Müslümanı ilgilendirmektedir. Eğer ırk, cinsiyet, sınıf… İnsanla ilgili bir sorun varsa, beşeri ideolojilerden daha çok Müslümanlar sorumluluk duymalı ve adil çözüm için çalışmalıdırlar.
Bütün dillerin ve ırkların Allah’ın ayetleri olduğunu beyan eden Kur’an, her türlü ırkçılığı ve haksızlığı yasaklamaktadır. İnsanlar arasında olabilecek sorunları da, Allah’ın emri olarak Adaletle çözmeyi emretmektedir. İslam ruhbanlığı kabul etmez.
İnsanların sorunlarına, toplumda yaşanan haksızlıklara lakayt kalmaz. Bilakis olan bütün sorunlara karşı duyarlı ve adaletle çözmeyi emreder.
Evet, insanın olduğu yerde ve dünyanın her yerinde bireysel ve toplumsal sorunlar var. Sorunlar bitmez. Ama cahil ve kötü insanların sebep olduğu sorunları çözmeye çalışmak da, mümin ve iyi insanların görevidir. İnsan ancak bu sınavda takındığı tavra göre değer kazanır. Irkçılıktan men edilen Müslüman, bütün insanlar arasında adaletle hükmetmeli ve adaleti sağlamaya çalışmalıdır.
Din, yaşanan hayattır; hayatı düzenleyen kurallardır. İslam, Allah’ın emrine göre hayatı düzenlemektir. “Adaleti ve iyiliği emir, kötülükten men etme” Allah’ın emri olduğuna göre, Müslümanlar hayattaki sorunlara duyarsız davranamazlar. Hayatın her alanında Adaleti sağlama, herkesten önce Müslümanlık iddiasında bulunanların görevidir.
Gündemde olan Kürt meselesi de öncelikle Müslümanların gündemi olmalıdır. Müslümanlar, geçmişin tartışmaları ve taklit yerine, hayatın gerçeğiyle yüzleşmeli ve çözüm odaklı çalışmalıdırlar. Allah’ın bize sormayacağı şeyler yüzünden ayrışma ve kavga yerine, dünya ve ahiretimizi sağlam temeller üzerine inşa etmeye gayret etmeliyiz.
“İslam hâkim olursa zaten adalet sağlanarak bütün sorunlar çözülür” bize bir umut olsa da, herkesin beklentisi ve umudu değil. İslam’ı hâkim kılmaktan uzak olduğumuz için de, toplumsal sorunlara duyarsız kalamayız. Ezberletilmiş “Kardeşiz, bölücülük yapmayalım, Kürtler vekil ve başbakan… Oluyor. Neleri eksik” gibi gerçekleri perdeleyen sözler, artık tepki almakta ve Müslümanların aleyhine işlemektedir.
Kur’an ifadesiyle Allah’ın ayetlerinden olan bütün diller ve ırklar, aynı kutsallıkta ve aynı haklara sahiptir. Diller ve ırklar arasında ayırım yapılmamalı. Kürtler de, Türk ve diğer bütün halklar gibi Allah’ın ayetlerinden bir ayet ve ayrı bir halktır.
Bir Müslüman ve İnsan olarak Adalet istiyoruz.
Diller ve ırklar arasında fark olmasın istiyoruz.
Kardeşliğin gereği yapılsın istiyoruz.
Bir Türk’ün sahip olduğu bütün haklar Kürde de tanınsın istiyoruz. Allah’ın hiçbir ayırım yapmadan bütün insanlar gibi Kürtlere de verdiği tabii hakları kısıtlanmasın diyoruz.
Ve eğer gerçekten inanıyorsanız, buyurun ‘Kur’an hakem olsun’ diyoruz.
‘Adalet Mülkün Temelidir.” Adalet ve kardeşlik de, ancak eşit haklara sahip olmakla sağlanır.