HAYATINIZ RAMAZAN, AKİBETİNİZ BAYRAM OLSUN…

Hayat ve olaylara bakışımız, onlar hakkındaki kanaatimizi belirler. Eğer dini ve ibadetleri Allah’a karşı bir borç olarak görürseniz, borcun ödenmesi bazılarına zor gelebilir.

Ama eğer tamamen sizin faydanıza olduğuna inanıyorsanız, daha bir inanarak ve isteyerek ibadetleri yapmaya çalışırsınız.

Din bir iddia ve hayattan soyut değil, bizzat yaşanan hayattır ve tüm faydası insana yöneliktir. İnsanın doğru ve güzel yaşaması için, insan ve hayatı yaratan Allah’ın önerdiği en güzel yaşam şeklidir. Güzel yaratılan insanın doğru yaşaması için gönderilen ‘Hayatı kullanma kılavuzudur.” İnsan dine uydukça, fert ve toplum olarak huzur bulur.

Allah, doğru ve güzel bir yaşam için lazım olan Sevgi, Merhamet, Doğruluk… Gibi tüm güzel hasletleri insanın fıtratına yüklemiştir.

Üstüne uyarıcı ve yol gösterici Resul ve Kitaplar göndermiş. İnsanın doğruda kalması ve şahsiyetini koruması ve geliştirmesi için de ‘Eğitim ve Öğretim’ olarak ibadetleri farz kılmıştır.

Namazdan sonra İnsan ve toplum üzerinde en etkili ibadet oruçtur. Namaz gibi oruç da insanı kötülüklerden alıkoyar ve iyiliğe yönlendirir. Oruç, yeryüzündeki haksızlıkların ve kavgaların baş sebebi olan nefsin azgın isteklerini kontrol altına alarak, terbiye etme eğitimidir.

Peygamberimiz bir hadislerinde “Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur” buyurmuştur. Bu şuurla oruç ve Ramazandan faydalanmalıyız.

Oruç, “Benimdir” dediğin malı ve nefsin isteklerini doğru ve kontrollü kullanma eğitimi verir. Oruç, fakir ve ihtiyaç sahipleriyle hemhal olup, onlara yardımcı olmaya yönlendirir. “İnsanın kendini kontrol edip formatladığı ay” da diyebileceğimiz Ramazan da, fakir-fukara araştırılıp Zekât, sadaka, fitre, kefaretlerle yardımcı olunur.

Bu ay nefsi eğitme ve şahsiyeti olgunlaştırma ayıdır. Kur’an’ın nazil olduğu bu ayda, Kur’an’a dönmeli ve anlayarak yaşama aktarılmalıdır. İnsan bir ay boyunca bu eğitimi görür. Midesini yeme ve içmekten koruduğu gibi; ağız, dil, el, ayak, kulak, düşünceleriyle bile bütün kötülüklerden uzak durmalıdır.

Bütün bunları başaranlar, Bayram yapmaya hak kazanıyorlar.

Bayramlarımız da öyle belli bir kesime, birilerine karşı ve birilerine zarar verici değildir. Bilakis güneşin aydınlığı gibi, herkese iyilik ve güzellik vermektedir.

Oruçla eğitilen nefis, günah ve yanlışlardan arınarak yıkanır ve güzel elbiseler giyinerek insanları ziyaret eder.

Bayram, barış ve kardeşliktir. Bu vesileyle herkes ziyaret edilmeli, gönüller alınmalı ve küskünler barışmalıdır. Fakir, yetim ve çocuklara mutlaka Bayram yaşatılmalıdır.  

Yaşlılar ve kimsesizler ziyaret edilip, gönülleri hoş tutulmalıdır.

Çocuklara gerçek bir Bayram yaşatılıp, bu güzelliğin devam ettirilmesi sağlanmalıdır.

Komşu ve akrabalar ziyaret edilip, çıkar ve partizanlığın tahrip ettiği insani ilişkiler tamir edilmelidir.

Bu umut ve şuurla kutlanacak Bayramın İslam ümmeti başta olmak üzere İnsanlığın uyanışına; Filistin ve bütün mazlumların Özgürlüğüne ve kurtuluşuna vesile olmasını Allah’tan diliyorum…