İnsan, tertemiz ve üstün meziyetlerle yaratılmış. Ancak çevresi ve tercihleriyle konumunu belirler.
Sığ bir çevrede kendilerini zincirleyenler, kendi dışındakilere karşı daha önyargılı, tahammülsüz ve saldırgan olurlar.
Okuyan, araştıran ve farklı kesimlerle diyalog geliştirenler daha bilgili, hoşgörülü ve yapıcı olurlar. En zıt uçlarda görünenler bile birbirlerini dinleyip diyalog geliştirdiklerinde, birbirlerinden etkilenerek daha merkeze doğru kaydıkları görülecektir.
Dinler, ideolojiler, parti ve örgütler… Genellikle insanın maslahatını önceledikleri iddiasındadırlar. Siyonist, emperyalist ve bunların işbirlikçilerinin etkisinde olmayan samimi insanlar, insani temel meselelerde anlaşır ve barış içinde bir arada yaşarlar.
Ama halkları birbirine düşman ederek oyalayıp sömürmek isteyen emperyalist ve Siyonistler, halklar arasındaki farklılıkları tahrik ederek birbirlerine düşman ederler.
Özünü, birliği, sorunlar yumağı içinde kendini kaybetmiş topluma çözüm olarak; Sosyalizm, Milliyetçilik ve Dindarlık alternatifleri sunulmaktadır.
Toplumun maslahatını koruma iddiasındaki bu kesimler, ne yazık ki birileri tarafından birbirlerine karşıt olarak konumlandırılmış vaziyetteler. Sorunların esas sebebini ve çözüm yolunu bırakmış, birbirlerini sorunun sebebi göstererek birbirlerine saldırmaktadırlar.
Oysa kendilerine ezberletilen önyargılardan sıyrılıp birbirlerini dinleseler; esas olan Adalet, bağımsızlık, barış, ekonomik sorunlar, herkese insanca yaşama imkânı sağlanması… Konularında müşterek taleplerinin olduğunu görecekler. Kavga için değil, işbirliği için daha çok sebep olduğunun farkına varacaklar.
Sizi sömürmek ve tahakkümleri altına almak isteyen sömürgeci emperyalist ve siyonistler, aranıza fitneler sokarak ve tahrik ederek sizi birbirine saldırtmaktadırlar.
Sizi kendi kontrollerine almak ve kullanmak isteyen örgüt ve partiler, aranıza duvarlar örerek, karşıtlarını dinlemenize bile tahammül etmezler. Size düşman ve korkuyu göstererek, kendilerine sığınmanızı ve uymanızı sağlamaktadırlar.
Ve sizler komşu ve hemşerilerinizle kavga ettiğiniz sürece, memlekete huzur, barış ve zenginlik gelmez. Sorunun esas müsebbibi ve çözüm yollarını bırakıp birbirinize saldırdıkça, kan ve gözyaşı durmaz. Bir tarafa kör bir bağlılık, karşıtları dinlemeden suçlama ve kavga, sorunların sebebi olmasa da, sorunlarımızın çözümünü engelleyen en büyük etkenlerdir.
“Hayvanlar koklaşarak, İnsanlar konuşarak anlaşır” diye bir atasözü var.
Ey Hak, Adalet, Özgürlük, İnsanca bir arada yaşama… İddiasında olanlar! Öncelikle irade ve özgürlüğünüzü kilitleyen ideoloji, örgüt ve ezberlediğiniz önyargılardan kurtulmalısınız. Size davranılmasını (saygı çerçevesinde dinlenilmenizi) istediğiniz şekilde, karşıtlarınıza davranmalısınız. Karşıtlarınızı dinlediğinizde Adalet, Hak, barış… Gibi esas taleplerinizin aynı olduğunu göreceksiniz. Aynı talepler için de kavga edilmez, bilakis işbirliği yapılmalıdır.
Hak, Adalet, Hukuki eşitlik, İnsanca yaşama gibi müşterek taleplerde işbirliği yapılmalı. Irk, dil, din… Gibi farklılıklarda da, herkesin kültür ve inancına saygı gösterilmesi hususunda uzlaşma sağlanmalıdır. Parti, örgüt ve ideolojilerle değil, insani temel ilkeler üzerinde hareket edilmelidir.
İnsani Temel İlkelerde Bir ve Beraber Olmak Dileğiyle…