KUR’AN’DAN DERSLER: TEVBE

Yayınlama: 11.09.2024
A+
A-

Kur’an, vermek istediği mesajların çoğunu canlı örnekler üzerinde somutlaştırarak dersler vermektedir. Öncelikle İblis üzerinden insana ve topluma çok zararlı olan 3 haslete dikkat çekmektedir.

Yarattığı İnsan şaheserini takdir-/hürmet etmesini isteyen Allah’a karşı iblis,

1 – Irkçılık yaparak, aslının Âdem’in aslından daha efdal olduğunu iddia ediyor.

2 – Kendini üstün gördüğü Âdem’i takdir ve hürmet etmeyi kibrine yedirmiyor.

3 – Allah’ın ikazına rağmen, kendi fikrinde inat ediyor.

Irkçılık ve Kibirde İnat ederek Haktan sapan İblis, ‘Şeytan’ olarak lanetleniyor.

Âdem (as) da emre aykırı davranarak yasaklanan meyveden yiyor. Ama hatasından pişmanlık duyarak af diliyor ve affediliyor.

Yunus peygamber de, asi kavmi karşısında daha fazla dayanamayarak görev yerini terk ediyor. Ama ikaz edilince pişmanlığını belirterek, Allah’tan af dileyerek görev alanına dönüyor.

Allah’ın yüceliği karşısında kendi acziyetini ifade ederek, “Allah’ım Sen affetmezsen, muhakkak ben kendime zulmedenlerden oldum” şeklinde pişmanlığını belirterek af diliyor.

Hiçbirimiz hatasız ve mükemmel değiliz. Gülüp geçilecek hatalar var. Kafaya takılmayacak hatalar var. Uyarılması ve doğrusu gösterilmesi gereken hatalar var.

Her hatanın yüze vurulmaması ve uyarılması gerekirse de, güzel bir üslupla ve kardeşçe doğrusu gösterilerek hatırlatılması taraftarıyım.

Ama bazen basit olan hatalar bile inat ve kibir sonucu suça dönüştürülüyor.

İnsanız, bazen bir anlık öfke veya yanlışlıkla başkalarına zarar vererek bir suç işleyebiliriz. Ama kibir ve inatla devam ettirmek, insanı İblisin durumuna düşürür.

Bir anlık öfkelenerek haksız yere bir insana ölüm darbesi vurabilirsiniz ama sonradan pişmanlığınızı gösterip af dileyebilirsiniz. Ama her gün ve uzun süre devamlı aşağıladığınız ve incittiğiniz bir insanın gönlünü almak o kadar kolay değil.

Fert olarak yapılan suç ve haksızlıklar farklıdır, birilerinin fitnesiyle ve haksız olarak masum birilerine haksızlık yapmak tahribatı çok daha fazla olan bir vebaldir.

Kul hakkı, büyük günahlardandır. Kin, hased ve çıkarından dolayı birilerin fitnesiyle, masum birine karşı toplu haksızlıkların tahribat ve vebali çok daha ağırdır. Ve maalesef İşyeri, komşu ve aile içinde bu türlü fitne ve haksızlıklar çok olmaktadır.

Hatadan dönmek insani bir sorumluluk ve erdemdir. Hatada ısrar ise şeytanidir. Ama eğer hata birilerine haksızlık ise, pişmanlık ile beraber zararın telafi edilerek gönül alınmalıdır. Böyle yaptığı hata ve verdiği zararı telafi etmeden, dil ucuyla “Hakkını helal et” veya cenaze başında “ Hakkınız helal edin” demekle, hak helal olmaz.

Kur’an, “Kötülükler yapıp sonra ölüm gelip çatınca ben şimdi tevbe ettim diyenlerin tevbesi kabul/makbul değildir” buyurmaktadır.

Adam bir daire parası aldığı arkadaşının alacağını 8 yıl içinde çarçur ederek; bağırıp çağırarak, Hakkı üzerine psikolojisini bozarak hasta ediyor. Ölüm anında veya ölünce haydi gel de dil ucuyla bunu helal et. Oysa Kur’an, kul hakkı hakkında uyardığı gibi, tevbe için pişmanlıkla beraber durumunun düzeltilmesini ve zararın telafi edilmesini istiyor. Kur’an şöyle buyuruyor;

“Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler ve gizledikleri gerçekleri açıklayanların tevbesini kabul ederim…” 2/160

Tevbenin usulü ve makbul olanı; Yanlıştan hemen sonra vicdan rahatsızlığıyla pişmanlık duyarak hatadan dönmek ve verdiği zararı telafi ederek, bir daha o yanlışı yapmamaktır.

Allah’ım! Her türlü kul hakkı ve haksızlıktan, kul hakkı yemekten sana sığınırım.

Bilerek ve bilmeyerek yaptığım bütün günahlarımdan pişmanım, beni affet ve makbul tevbe üzere canımı al.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.