İki yıl önce bugün, Türkiye tarihinin en yıkıcı felaketlerinden biriyle sarsıldı. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük deprem, on binlerce canımızı aldı, yüz binlerce insanı evsiz bıraktı ve ülkemizin deprem gerçeğiyle yüzleşmesini bir kez daha zorunlu kıldı.
Ancak, aradan geçen iki yılda gerçekten ders alabildik mi? Depreme karşı alınan önlemler yeterli mi?
TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağında yer alıyor. Bu nedenle depremler bizim için kaçınılmaz bir gerçek. 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden sonra atılması gereken adımların çoğu gecikti. 6 Şubat depremleri ise, eksikliklerimizi çok daha acı bir şekilde gözler önüne serdi.
Depremin ardından hükümet, AFAD ve yerel yönetimler bazı önemli adımlar attı:
Yeni yapı denetim düzenlemeleri getirildi. Ancak, uygulamada hâlâ eksiklikler ve usulsüzlükler var.
Kentsel dönüşüm projeleri hızlandırıldı. Ama rant odaklı projelerin mi, yoksa gerçekten güvenli şehirleşmenin mi önceliklendirildiği tartışmalı.
AFAD ve diğer kurumların acil müdahale kapasitesi artırıldı. Ancak olası büyük bir depremde yeterli olup olmayacağı hâlâ belirsiz.
Deprem toplanma alanları güncellendi. Ama bu alanların bazılarının hâlâ AVM ya da beton bloklarla işgal edildiğini görüyoruz.
Peki, Yeterli mi?
Ne yazık ki Türkiye’de deprem öncesi hazırlıklardan çok, deprem sonrası kriz yönetimine daha fazla odaklanılıyor. Ancak, bilim insanları ve uzmanlar yıllardır uyarıyor: Bir deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür!
Gerçekçi olmak gerekirse, Türkiye’de depreme karşı alınan önlemler hâlâ yeterli değil. Özellikle:
Ne Yapılmalı?
Bilim insanlarıyla iş birliği artırılmalı. Deprem gerçeği siyaset üstü bir konudur ve bilimsel gerçeklere göre hareket edilmelidir.
Bağımsız yapı denetim mekanizması kurulmalı. Rant için değil, insan hayatı için güvenli yapılar inşa edilmeli.
Deprem eğitimi yaygınlaştırılmalı. Okullarda, iş yerlerinde, mahallelerde düzenli deprem tatbikatları yapılmalı.
Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmaktan çıkarılmalı. Öncelik riskli binaların yenilenmesi olmalı.
Acil müdahale kapasitesi artırılmalı. Gönüllü ekipler, lojistik destek ve afet yönetimi teknolojileri geliştirilmelidir.
Son Söz
6 Şubat depreminin ardından yaşadığımız acılar hâlâ taze. Ancak, sadece yas tutmak yetmez; gelecekteki felaketleri önlemek için harekete geçmek zorundayız.
Depremler kaçınılmaz olabilir, ama kayıpları önlemek elimizde. Geç kalmadan, siyasi ve ekonomik kaygılardan uzak, halkın güvenliği için gereken tüm adımları atmalıyız. Aksi takdirde, bir sonraki büyük depremde yine “Nerede hata yaptık?” diye sormak zorunda kalacağız.